Müzik

13 Eylül 2007 Perşembe

GÜNÜN SURESİ

14 - İBRÂHİM SÛRESİ

Bismillahirrahmânirrahîm


1, 2Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye layık, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Şiddetli azaptan dolayı vay kafirlerin haline.
3Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.
4Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
5Andolsun, Mûsâ’yı da, “Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın (geçmiş milletleri cezalandırdığı) günlerini hatırlat” diye âyetlerimizle gönderdik. Şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
6Hani Mûsâ kavmine, “Allah’ın size olan nimetini anın. Hani O sizi, Firavun ailesinden kurtarmıştı. Onlar sizi işkencenin en ağırına uğratıyorlar, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbinizden büyük bir imtihan vardır” demişti.
7Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”
8Mûsâ şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye layık olandır.”
9Sizden önceki Nûh, Âd, ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin –ki onları Allah’tan başkası bilmez- haberi size gelmedi mi? Onlara peygamberleri mucizeler getirdiler de onlar (öfkeden parmaklarını ısırmak için) ellerini ağızlarına götürüp, “Biz sizinle gönderileni inkar ediyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden de derin bir şüphe içindeyiz” dediler.
10Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? (Halbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler.
11Peygamberleri onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah’ın izni olmadıkça bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.”
12“Allah bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye ona tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”
13İnkar edenler peygamberlerine, “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.”
14“Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.”
15Peygamberler Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.
16Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.
17Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.
18Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu derin sapıklıktır.
19Allah’ın gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.
20Bu Allah’a hiç de güç gelmez.
21İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara diyecek ki: “Şüphesiz bizler size uymuştuk, şimdi siz az bir şey olsun Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?” Onlar da, “Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur” derler.
22İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”
23İnanan ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle, ebedi kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Oradaki esenlik dilekleri “selam” dır.
24Görmedin mi Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.
25Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.
26Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkanı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.
27Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır2, zalimleri ise saptırır. Ve Allah dilediğini yapar.
28, 29Allah’ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helak yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O ne kötü duraktır!
30Allah’ın yolundan saptırmak için ona ortaklar koştular. De ki: “Bir süre daha faydalanın. Çünkü varışınız ateşedir.”
31İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
32Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır.
33O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir.
34O, İstediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.
35Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.”
36“Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.”
37“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”
38“Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”
39“Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”
40“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”
41“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”
42Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.
43O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.
44(Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek: “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?”
45“Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.”
46Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır (Allah onu bilir).
47Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.
48O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hakim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.
49O gün, suçluları zincirlere vurulmuş olarak görürsün.
50Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş bürüyecektir.
51Allah herkese kazandığının karşılığını vermek için böyle yapar. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
52Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.

11 Eylül 2007 Salı

*AŞK'mıdır ?

Gurbetlerde yaşamak.
Daima öteleri arzulamak
Kuşlar gibi özgürce kanat çırpmaya hasret kalmak.
Gönlü bir sevgiliye bağlayıp, gözü başkalarına yummak
Kalbini yalnızca ona açmak.
Senden öte candaki canı düşünmek.
Düşüncelerini ona hasredip, ifadelerinde hep onu zikretmek.
Kalbin daralır, yüreğin sıkışır, bir el ararsın, uzatırsın ellerini boşluğa.
İstersin ki o tutsun ellerinden.
Çünkü Canda ki Can'ın o olmuştur artık;
Gözünü onunla yummuş, kalbini ona sunmuşsundur.
Bir tebessümüne ne kadar hasretsindir. İ
stemişsindir yüreğine bir baksa,azıcıkta olsa tebessüm saçsa;
Hep hayalindir, uzattığın ellerinden onun tutması,
düştüğünde senikaldırması, ağladığında tesellinin olması;
Yere düşen gözyaşlarına mendil olmasını ne kadar da istemişsindir.
Aradığın şey o kadar uzakta değil ki;
Senin kalbinde ki mercanın içinde saklı olan şey, aradığın şeydi aslında;
Ama bu sefer mercanın içine inci değil aşk gizlenmişti.
Bir gün bir sarraf bunun farkına varacak ve kalbinde saklı olan aşkı
çıkaracaktı karanlıktan.
Sana yeni bir hayat sunacak, seni aşk bahçesinde Leyla ile büyütecekti.
Nefeslerini aşklı bir hayatta solacak, güllerini aşk bahçene ekecektin.
Yanacaktın solan her bir gül tanen için, gözyaşlarını akıtacaktın
bulamadığın Leyla için.
Geceleri uykunu bölüp, gözlerini her açtığında aşk diye çağlayacaktın.
Akan gözyaşların aşk diye akacaktı.
Yaptığın dualarını aşkla yoğuracak, yüreğinde ki kor ateşlerdepişirecektin..
Ama sil gözlerini;
Ruhunda coşan aşkın Allah için değilse.
Akıtma yaşlarını;
Kalbinde alevlenen aşkın Allah aşkı değilse.
Eğer hakkı bulamazsan kapat gözlerini, gönlün mecazlarda zaten kapanmış.;
Vedüd;
Rabbim seni bekliyordu sen aşkını Fanide harcadın;

Ey ;ben; ümidimdir en kısa zamanda gerçek aşkı bulman.*

*ALINTI*

GÜNÜN AYETİ

110 - NASR SÛRESİ

Bismillahirrahmânirrahîm


1, 2, 3Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir.

*Hatimle teravih namazi kilinacak ilceler ve camiler sunlar: *

*BAGCILAR: Esma Hatun Kocacik Camii, Yenigun Mah. 9. Sok. *

*BAHCELIEVLER: Sirinevler Kandil Camii, Hurriyet Mah. Sumbul Sok. BAKIRKOY:
M. Kemal Kiymet Demir Mescidi, Zeytinlik Mahallesi, Halkci Sok. No: 10 *

*BAYRAMPASA: Vatan Camii, Y. Dogan Mahallesi, Ulubatli Sok. No: 68 *

*Hayirseverler Camii, Orta Mahalle, Cig Sok. *

*BESIKTAS: Ertugrul Tekke Camii, Cihannuma Mahallesi, Conrad Otel'in alti *

*BEYKOZ: Alibey Camii, Yalikoy Mahallesi, Meydan Sok. *

*B.CEKMECE: Imaret Camii, Dizdariye Mah. *

*EMINONU: Coban Cavus Camii, M. Kemal Mahallesi, Sehnameci Sok. *

*FATIH: Iskenderpasa Camii, Iskenderpasa Mahallesi, Cift KumruluIar Cad. *

*Hoca Uveys Camii, H. Uveys Mahallesi, Sariguzel Caddesi No: 57 *

*KADIKOY: Iskele Camii, Caferaga Mahallesi, Tavus Sok. No: 8 *

*KAGITHANE: Sadabad Camii, Merkez Mahallesi, Eyupsultan Caddesi *

*KARTAL: Marifi Camii, Kordonboyu Mahallesi, Ankara Caddesi No: 94 *

*K.CEKMECE: Ibkas Koop. Camii, Ikitelli Org. Sanayi Ibkas Sanayi Bolgesi *

*MALTEPE: Husniye Arat Camii, Altaycesme Mahallesi, Ataturk Cad. No: 105 *

*PENDIK: Pendik Sahil Camii, Dogu Mah. *

*S.BEYLI: Ulu Cami, M. Akif Mahallesi, *

*SISLI: H.Tevfikagazade (Konyali) Camii, *

*UMRANIYE: Mustafa Avni Camii *

*USKUDAR: Cilehane Camii, Bulgurlu Mah. *

*ZEYTINBURNU: Demirciler Sitesi Camii.*


TABİİ BUNLAR İSTANBUL İLİ İÇİN GEÇERLİ.......
ANKARA'DA YA DA ÇORUM'DA BÖYLE BİR UYGULAMA VARSA BULURUZ İNŞALLAH...
İSTANBULLULAR...... HADİ.... ALLAH KABUL ETSİN TERAVİHLERİNİZİ.....

10 Eylül 2007 Pazartesi

GÜNÜN AYETİ


100 - ÂDİYÂT SÛRESİ

Bismillahirrahmânirrahîm


1, 2, 3, 4, 5, 6Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
7Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.
8Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.
9, 10, 11Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her halinden mutlaka haberdardır.

Afedersin

 https://youtu.be/qF26mrXphQE?si=W1sqsQZUGVL07OsZ Bayramdı!..