Müzik

26 Temmuz 2008 Cumartesi

LAMBALAR



Yalnızım bu kimsesiz karanlık sokakta
Bir lamba var hep bana bakmakta
Başımda kavak yelleri gönlüm ise uçmakta
Bilmiyordum lamba hep beni selamlamakta

Aldım selamını oturdum yanına usulca
Bir tebessüm etti biraz da soğukça
Bir ah çekti bana sanki Ferhatça
Anladım lamba bana derdini yanmakta

Söyle be lamba senin de mi derdin var
Bir demir yığınısın be gönlün tarumar
Elin kolun bağlanmış vurulmuşsun prangalar
Söyle kurtul derdini gönlün ferahlar

--------------------------------------------------

Ey gül baharında goncalaşan insan
Zannetme ki bu demir gönülden viran
Sızlanış sana değil sadece her an
Benim derdimi lambalar bilir her an

Şu ışık altında kimler geldi geçti
Hayat bir su idi kimi içti kimi içemedi
Yaşam ise çok kısa sanki kibrit misali
Işığımla sönerim geceden görmezler mi beni

Ölüm neden unutuluyor be insan
Korkuluyor mu yoksa bu son andan
Başına gelmeyecek gibi umursamadan
Bir hayat akıyor pembe düşlerin altından

Mustafa TELLİ


Şirimde lamba ile insanoğlunun şiirsel diyaloğu söz konusudur.


(Çok saygıdeğer arkadaşıma şiirini blogumda yayınlamama müsaade ettiği için teşekkür ediyorum.. Gönlünüze sağlık Mustafa hocam.. Nice güzel şiirlere... Saygılar...)

18 Temmuz 2008 Cuma

Bu YaZıYa HanGi YüzLe BakıyorSUnuz?!!

Bu yazıyı okuyunca yüzünüz hangi şekle girecek?...Hangi yüzle bakıyorsunuz hayata....


Adeta iletişim için yaratılmış insan yüzünün gerisinde toplam 44 kas vardır. Her bir kasın her bir hareketi ayrı bir yüz ifadesinin bileşenini oluşturur. Ve insan yüzünde bu kasların farklı kombinasyonlarına göre 5000 ayrı ifade biçimi bulabilir.

Duygusal Zekâ (EQ)’nın IQ’dan farklı bir şey olduğunu artık bilmeyen yok. Hatta halk arasında “işini bilen adam” dediğimiz tiplerin ortak noktasının duygusal zekâlarının yüksekliğinde olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Böyle tiplerin elinde avucunda öyle çok bir sermayesi yoktur ama insan ilişkileri o kadar iyidir ki sırf bu ilişkilerini kullanarak her şeyi tıkır tıkır çözerler. Böyle tipler laboratuvar ortamında iyi çalışan zekâlar (Einstein, Edison, vb) kadar IQ’ya sahip değillerdir ama onların cebindeki EQ’ları her şeye yeter. Nedir EQ? Kendinizin ve ilişkide olduğunuz insanların aslında temel tetikleyicisi olan, işin içindeki bit yeniği de diyebileceğimiz “duygu”ları iyi fark edip onlara göre davranabilme yeteneğinin adıdır.

Lakin EQ düzeyleri ne olursa olsun şunu da biliyoruz ki her süper kahramanın yardımcı bir enstrümanı vardır. Bridge’in (Umma Turhman) Hattori Hanzo kılıcı, Stanley İpkiss’nin Maske’si, Örümcek Adam’ın Ağı gibi... Ama merak etmeyin EQ yıldızının da öyle bir enstrümanı vardır ki diğerleri eline su bile dökemez. Hem de ne enstrüman: Her yere gelir, karşı tarafın duygusunu MR kadar net şekilde gösterir, saklanamaz, her zaman ortadadır. Evet, EQ cambazlarımızın olmazsa olmaz aracı bildiğiniz “yüz”den başkası değildir. Ve ne isabetli enstrümandır, inanmazsanız buyurun:

* Adeta iletişim için yaratılmış insan yüzünün gerisinde toplam 44 kas vardır. Her bir kasın her bir hareketi ayrı bir yüz ifadesinin bileşenini oluşturur. Ve insan yüzünde bu kasların farklı kombinasyonlarına göre 5.000 ayrı ifade biçimi bulabilir.

* İnsanoğlunun sosyal bir varlık olarak yaratıldığı gerçeği onu diğer canlılarla mukayese ettiğinizde daha da belirginleşir. Diğer canlı yüzleri içinde insan yüzü en düz olanıdır; yani yüzün bütün detayları bir düzlem üzerinde, mesela bir aynada görülebilir. Ve diğer canlı yüzleri arasında insan yüzündeki kadar kas da yoktur.

* Somurtuk yüzde 43 kas gergin durmak zorundadır. Sahte gülümseme için 2 kas hareketini kullanırken, gerçek gülümseme için orkestra gibi 17 yüz kasımızın gerilmesi gerekir. Bu “yüz”den yine toplum içindeki “işini bilen tip”lerimiz gerçek ve sahte gülümsemeyi şıp diye ayırt eder.

* Londra’daki Evlilik Araştırmaları Enstitüsü Profesörü John Gottman; bir kadının yüzünde 15 dakika içerisinde küçümseme ifadesinin 4 veya daha fazla görülmesini 3 yıl içinde boşanmanın habercisi olarak yorumlamaktadır. Ve Gottman’ın bu tespitini % 94 oranında doğrulamıştır.

* Araştırmalara göre kadınların insan yüzündeki ince anlamları ayırt etme yeteneği erkeklerden daha fazladır. Kadının sezgisinin sağ ayağı kendisinin bile farkında olmadan okuduğu yüzlerdeki gizli anlamlara basmaktadır.

* Duyguyu anlatmak konusunda en güçlü ve neredeyse tek araç yüzlerdir. Kelimeler duygu anlatmak konusunda tam bir amatördür. Bu nedenle mail ya da sms’leriniz sık sık yanlış anlaşılır ve ancak “ türünde yüz ifadeleri imdadınıza yetişir. Ancak bunlar bile yüz yüze iletişimle karşılaştırıldığında çok sınırlı kalır.

İşte bu yüzden duygu anlatmak konusunda muhteşem bir tiyatro sahnesi olan “yüz”lerden duygusal zekâsı yüksek olanlar enfes şekilde yararlanır. Şak diye karşısındakinin duygusunu teşhis eder, çat diye o duyguya uygun şerbeti demliğinde hazırlar, şıp şıp damarlara enjekte eder.



Yüzlerin duygu anlatıcılığı artık deyimlerimizin bile ruhuna sinmiştir. Deyimlerimiz duygusal zekâ adına birer google gibidir. İstediğiniz duyguyu girin hemen karşısında “deyim”ini görürsünüz. Ve bunların çoğu yüz’lerle ilgilidir. “Yüz bulamamak” konuyu ifade etmeye uygun bir yüz ifadesi bulamamak anlamında kullanılan ve konuyu can damarından yakalayan enfes bir benzetmedir. Ya da “yüzsüz” deyimi de artık kişiliği ile yüzü arasındaki bağlantısı kopmuş kişiler için yapılan yine tam isabet bir nitelemedir.




--------------------------------------------------------------------------------

Hollywood’un yüzleri

Bunlar dilimizdeki yüz’lerdi. Gözümüzdeki yüzlere bakacak olursak da farklı bir tablo görmeyiz. Hiç düşündünüz mü neden yüzlerce film dönüp dolaşıp 20-25 aktör-aktristle çekilir? Mesela nedir Al Pacino’yu bu kadar farklı kılan? Söyleyeceği cümleye senarist, giyeceği kıyafete makyöz, işleyeceği görüntüye yönetmen karar verirken, o ne yapıyor? Para sayıyor! He bir de, sadece 1 şeyi yapıyor. Ama ne yapmak! Bir elbise gibi bir yüzü çıkartıp başka bir yüzü anında giyiyor. Bir dönüp bakın “Kadın Kokusu”nda âmâ’yı oynayan ve adeta mimiklerini ameliyatla aldırmış Al Pacino’ya, bir de gidip bakın “Şeytanın Avukatı”nda şeytanı oynayan Al Pacino’ya. Aradaki farkın yüzlerin diliyle yetenek diye çığlık attığını göreceksiniz.

Face Off’a uğramadan bu bahsi geçmek mümkün mü? Filmin senaryosuna göre bir azılı mahkumla, hırslı bir polisin yüz derisi filmin ortalarına doğru birbiriyle değiştirilir. Siz ikinci yarıda iki karakteri birbirinin yüzünde izlersiniz. Siz bunları okurken konuyu hayal etmekte bile zorlanırken onlar ( John Travolta ve Nicolas Cage) bunu göz görür akıl almaz bir başarıyla gerçekleştirmişti.




--------------------------------------------------------------------------------

Yalancının yüzü yatsıya kadar bile yanmıyor!

Yüzün farklı konulara bakan yüzleri hâlâ bitmedi. Yüzsüz de olsanız yüzler yalanlarınızda sizinle işbirliği yapmayı reddediyor. Buyurun size birkaç yalan dedektörü: Gözlerin kaçırılması, alnın kırışması, burnun kızarması (tansiyon yalan sırasında yükseldiğinden kan kılcal damarların yoğun olduğu burun ve kulaklara doğru hızla akar, bu da en az düzeyde de olsa bir kızarmaya neden olur) gibi belirtilerle yüzünüz yalanlarınızda sizi ele verir. Başkan Clinton’ın Lewinsky ile ilgili basın açıklaması yaparken kırışan alnı daha o zaman psikologlara “Bu adam yalan söylüyor!” dedirtmişti. Sonra adli tıp raporu psikologları teyit etti.

İnternet her ne kadar bizi bilgi okyanusu olarak kendine çekse de o okyanus iletişim yeteneklerimiz namına bir tsunami olup bütün yüz dili ifade ve anlama yeteneğimizi hortumlayıp götürüyor. Kullanılmayan şey gelişmez prensibiyle sizin mimiklerinizden hiiiiç bir şey anlamayan Internet Explorer sayfası size bilgi veriyor ama bedava değil; bütün yüz ifadelerinizi yüzünüze baka baka çalıyor. Eh her şeyin bir bedeli varmış gerçekten.

İşte ama Hollywood’un ama beyaz cam’ın yüz dili repertuarı gelişmiş yıldızlarını kendine rehber alarak duygu dili ifade sözlüğünü gün be gün geliştiren EQ yıldızlarımız hayatın her köşesi içine sıkışmış yüz ifadelerini yakalayıp buna göre davranma yetenekleriyle kolayca “sempatik” dostlarımız arasına girer. Girer de siz bunu nasıl yaptıklarını bile anlamaz, yüzünüz yerde sirke satmaya gidersiniz.


ERHAN ÖZDEN

[Forumumuzdan alıntıdır :} ]

TÜRK MUSİKİSİNDE USULLER

NİM SOFYAN
İki zamanlıdır.
2/4 lük ve 2/8 lik değerlerde vurulur.
DÜM 1 zamanlı - kuvvetli
TEK 1 zamanlı - yarı (orta) kuvvetlidir.
Bu usulde oyun havaları, türküler ve marşlar yazılmıştır.

SEMAİ
Üç zamanlıdır.
3/4 lük ve 3/8 lik değerlerde vurulur.
DÜM 1 zamanlı - kuvvetli
TEK 1 zamanlı - yarı kuvvetli
TEK 1 zamanlı - zayıftır.
Bu usulde oyun havaları ve şarkılar yazılmıştır.

SOFYAN
Dört zamanlıdır.
İki Nim Sofyan'ın birleşmesinden meydana gelir.
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE 1 zamanlı - yarı kuvvetli
KE 1 zamanlı - zayıftır.
4/8, 4/4,4/2 lik değerlerde vurulur

TÜRK AKSAĞI
Beş zamanlıdır.
Bir Nim Sofyan ve bir Semai'nin birleşmesiyle meydana gelir.
DÜ- ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE- EK 2 zamanlı - yarı kuvvetli
TEK 1 zamanlı - zayıftır.
5/8 ve 5/4 lük değerlerde vurulur

YÜRÜK SEMAİ
Altı zamanlıdır.
îki Semai veya üç Nim Sofyan'dan meydana gelmiştir.
DÜM l zamanlı - kuvvetli
TEK l zamanlı - yarı kuvvetli
TEK l zamanlı - zayıf
DÜM l zamanlı - zayıf
TE-EK 2 zamanlı - yan kuvvetlidir
6/8, 6/4 ve 6/2 lik değerlerde vurulur.
6/4 Sengin Semai, 6/2 Ağır Sengin Semai olur.

DEVR-İ HİNDİ
Yedi zamanlıdır.
Bir Semai ve bir Sofyan'dan meydana gelir. (Bazen bir Semai ve iki Nim Sofyan vurulur.)
DÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TEK l zamanlı - yarı kuvvetli
TEK l zamanlı - zayıf
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE - EK 2 zamanlı - zayıftır.
7/8 ve 7/4 lük değerlerde vurulur.

DEVR-İ TURAN
Yedi zamanlıdır.
Eskiden bu usüle Mandıra adı da verilmiştir.
Bir Sofyan ve bir Semai'den meydana gelmiştir.
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE - EK 2 zamanlı - zayıf
TE- E- EK 3 zamanlı - yarı kuvvetlidir.
7/16 ve 7/8 lik değerlerde vurulur.

DÜYEK
Sekiz zamanlıdır. îki Sofyan'dan meydana gelir.
DÜM l zamanlı - yarı kuvvetli
TE-EK 2 zamanlı - kuvvetli
TEK l zamanlı - yarı kuvvetli
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE-EK 2 zamanlı - zayıftır.
8/8 ve 8/4 lük vurulur. 8/4 Ağır Düyek adını alır.

MÜSEMMEN
Sekiz zamanlıdır.
Eskiden bu usüle Katikofti de denilmiştir.
Bir Semai, bir Nim Sofyan ve yine bir Semai'den meydana gelir.
DÜ-Ü-ÜM 3 zamanlı - kuvvetli
TE-EK 2 zamanlı - zayıf
TE-E-EK 3 zamanlı - yarı kuvvetlidir.
8/8 lik değerde vurulur.

AKSAK
Dokuz zamanlıdır. Bir Sofyan ve bir Türk Aksağından oluşur.
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE 1 zamanlı - yarı kuvvetli
KE 1 zamanlı - zayıf
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE-EK 2 zamanlı - yarı kuvvetli
TEK 1 zamanlı - zayıftır.

RAKS AKSAĞI
Dokuz zamanlıdır.
Bir Türk Aksağı ve bir Sofyan'dan meydana gelir.
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE-E-EK 3 zamanlı - yarı kuvvetli
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE-EK 2 zamanlı - zayıftır.
9/8 lik değerde vurulur.

CURCUNA
On zamanlıdır. İki Türk Aksağından meydana gelir.
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE 1 zamanlı -zayıf
KA-A 2 zamanlı - yarı kuvvetli
DÜ-ÜM 2 zamanlı - kuvvetli
TE-EK 2 zamanlı - yarı kuvvetli
TEK 1 zamanlı - zayıftır.

10 Temmuz 2008 Perşembe

BULMAK

Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

Erdem BEYAZIT

(Ebedi aleme göçen çok değerli edebiyatçı-şair Erdem Beyazıt'a Yüce Allah'tan rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun...)

8 Temmuz 2008 Salı

Belalı sevdalar...!
Tehlikelidir biliriz, bu topraklarda sevdalanmak Dorima! Toprağa sevdalanmayla harmanlanır her harman vakti. Ki 'kara'sı makbuldür vurulmaların...

Dorima; sen şimdi bebeğine buğu gizlenen bakışlarında, bilirim iç çekişlerle bastırırsın sevdalarını. Sevda bu, bilirsin o geldi mi, gelmez elden bir şey. Kepeneğinden başka korunağı olmayan yağız çobanların sevdasına anlam vermez ruhsuz ağalar.

Bunca zaman kafa patlatırım Dorima, çözemedim giriftlerden belalı bilmeceyi: Bu toprak mıdır bu sevdaları kutsallaştıran, yoksa sevdalarımız mı yüceltti Anadolu'yu. Ah Anadolu...

Kim bilir kaç çöl dolusu Mecnun bağrında? Kaç Yusuf sırt döndü kesik parmaklı Züleyha'lara? Kaç yürek yanığını Kerem'den aldı? Ve dağ başında bekleyen kaç Ferhat var?

Ah Dorima bilirsin; korkutucudur sevdalar! Buutsuz yaşayanlar onu anlayamazlar. Ve anlaşılmayan bilinir olunca kurulur çarmıhlar. Ya! Nerden sandın bu kesikler, yarıklar, çarmıhtaki oyuklar? Ki ödüldür

Dorima, bütün bu yapılanlar, etler tırnaklar, kemikleri ayıran taraklar...
İnsanlık tarihi öğretti bize alacanım, kahkahayı kovan gözyaşı erdemini.


Duramayız Dorima, koşmak bizim ruhumuz, hareket enerjimiz. Biz yorulmayız gözüm, çatlayınca büyür sevdamız. Bir fidan gibi dikilir önce ruhumuz, sonra hemen yürürüz ağaç gibi hareketsiz kalamayız. Rüzgârdır bineğimiz, hangi yöne savurursa savursun bizi, polen devşirilecek çiçekler vardır biliriz...

Her gün birer birer yitirirken renklerini yeryüzü, biz elimizde rengârenk fırçalarla renk çalarız toprağa, göğe... Renk bizimdir Dorima, biliriz ahenk bizim. Her heyula başında set olan yürek bizim. Lügatimiz küçüktür ve büyüktür anlamlar. Yoktur bazı kelimeler, bizde karşılık bulamazlar. Misal olarak Dorima, yılgınlık yoktur bizde. Her durak bir başlangıç, her menzil bir dinlence... Ummandır tüm sineler, kanat misali açılan... Saflıkla safdilliği ayırırız her zaman ve biliriz küçümser sevdaları ayılar. O ayılar ormanda her köşeyi tutarlar.

Dorima; biz sevdayı miras olarak aldık, odundan korkar olsak, bu ormana dalmazdık! İnanmazsan sen bana, sor onlara söylerler. Canlı/cansız cemadat bu türküyü söylerler: Ah yalan dünyada yalan dünyada/Yalandan yüzüme gülen dünyada! Ne ki yalanın gerçekleri ile gerçeğin yanları arasına sıkışmaz bu sevdalar.

Ah Dorima!
Sanır mısın ki bilmeyiz küçük yürekleri. Gölgelerden kurulan devlerin panayırında cüce ruhları? İzbeliklerde yapılan hesapları, kitapları. Bu sevdaya olan düşmanlıkları... Biliriz bilmesine; ama öylesine büyüktür ki sevdamız kucaklar tüm nefretleri ve her sabah haykırır içimizdeki Yusuf; müjde, sevgi nefreti yendi!
Azlık-çokluk Dorima, görecelidir derler, lakin belalı sevdaların azı olmaz bilmezler. Bilmezler ki Dorima, en büyük rakam birdir, tüm ahengin merkezi, tüm sevdalar birdir bir! Saraylardan zindana uçurulan haberleri bildiğimizi bilmezler iki gözüm. Bilmediğimizden değil, sevmediğimizden nefreti susarız sonsuz bir sabırla. Bunu bile bilmezler


Dorima, hiç bilmezler.
Gel boş verelim Dorima, gel biz kendi türkümüzü seslendirelim. Belalı da olsa, kara da olsa kendi sevdamıza sevdalanalım el ele vererek. Her mevsimi bahar gibi karşılayalım bu bahardan sonra. Bilirsin sonlar ilktir bize göre, her ilki son gibi bilerek devrederiz sevdalarımızı ilkbahara.
Gel bildiğimiz tüm dilleri tekrar vird edinelim ve yeni diller öğrenelim konuşan dilsizlere inat. Gel artık ayaklarımızı bile kullanmadan gitmenin yollarını arayalım beraber Dorima. Kanat bulalım her şeye ve herkese inat. Ve çırpalım hayata, mayata inat vatana ve matana doğru.

Göreceksin Dorima, ne çok varmış sevdalı ve ne çokmuş sevdalar. Anlayacaksın benim bu tutarsız sayıklamalarımı.

Ah Dorima ah... Belalıdır sevdalarımız bizim...

M. NEDİM HAZAR zaman.

Editörün notu; belalı sevdaları herkes anla(ya)maz!!!

6 Temmuz 2008 Pazar

KURAN'A VE HIFZA DAVET...



ARKADAŞLAR...
HER MÜSLÜMANA LAZIM KURAN OKUMAYI ÖĞRENME İŞİNDE YARDIMA İHTİYACI OLAN HERKESİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA BAĞLI YAZ-KIŞ KURAN KURSLARIMIZA DAVET EDİYORUM..

AYRICA KENDİNE GÜVENEN VE ÖZELLİKLE ARAPÇASI OLAN ARKADAŞLARI BİR AN EVVEL HAFIZLIK YAPMAYA ÇAĞIRIYORUM...

ZANNIMCA BU KONUDA ÜLKEMİZDEKİ CEHALETE BİNAEN ACİLEN BİR ÇABAYA GİRİLMESİ GEREKİYOR!

NE YAPACAĞINI BİLEN VE KENDİNDEN EMİN HAFIZLARA TEZ ZAMANDA İHTİYACIMIZ OLACAK..

RABBİM YARDIMCIMIZ OLSUN :'{{{{

ÖZET TECVİT BİLGİLERİ

MEDLER
Harf-i Med: ي ا و Sebebi Med: ء ْ (Hemze harekesi olan elifdir.)
MEDDİ TABİ: ي ا و harekesiz geldiğinde kendisinden önceki harfi bir elif miktarı uzatılır.
MEDDİ MUTTASILve MUNFASIL: Harfi medden sonra sebebi med olarak hemze aynı kelimede gelirse, meddi muttasıl olur ve dört elif miktarı çekilir(müttefekun aleyh/vacip), ayrı kelimede olursa meddi munfasıl olur ve yine dört elif miktarı çekilir.
جاَءَ (bitişik/muttasıl) ياَ اَيُّها اللذِنَ (ayrık/munfasıl)
MEDDİ LAZIM: Harfi medden sonra sebebi med olarak sükunu lazım gelirse, meddi lazım olur ve dört elif miktarı çekilir (Sükunu lazım cezim ve şeddedir) (müttefekun aleyh/vacip)
Kelime-i Musakkale: لاَالضّالٍّن وَKelime-i Muhafefe: آلاَْ َنَ
Harf-i Musakkale: آلم mimi Harf-i Muhaffefe: يس
MEDDİ ARIZ: Harfi medden sonra, sukunu arız gelirse meddi arız olur. (caiz)
تَعْلَمُونَ Tul, tevassut, kasr
لطُّورَاِو Tul, tavassut, kasr, revm (harekeyi az belirtmek)
لقبورُ ا Tul, tavassut, kasr, revm, tul ile işmam, tevassut ile işmam, kasr ile işmam (dudakla)
MEDDİ LÎN: Harfi linden sonra (وْ يْ ) sebebi med sukun olursa meddi lin olur. (caiz) 4 veya iki elif miktarı çekilir. قُرَيْشٍ

TENVİN VE NUNU SAKİNİN HALLERİ
İHFA: Tenvin veya nunu sakinden sonra ihfa harflerinden biri gelirse( ذ ض ص ث ق ف ج ط ك د ت س ش ظ ز ) ihfa olur ve nun gizlenerek okunur.
IZHAR: Tenvin veya nunu sakinden sonra ızhar harflerinden biri gelirse( ا ع غ ه ح خ ) ızhar olur ve nun açıktan okunur.
İKLAP: Tenvin veya nunu sakinden sonra (ب ) harfi gelirse iklap olur ve “n” sesi “m” ile okunur.
İDĞAM MEĞA’L-GUNNE: Tenvin veya nunu sakinden sonra ( ي م ن و ) harflerinden biri gelirse idğam meğal gunne olur ve “n” sesi gunneli bir sesle gelen harfe dönüştürülür.
İDĞAM BİLA GUNNE: Tenvin veya nunu sakinden sonra (لر) harflerinden biri gelirse idğam bilâ gunne olur ve “n” sesi doğrudan gelen harfe dönüştürülür.
İDĞAM MİSLEYN: Aynı harfler birbirlerine uğrarsa idğam misleyn olur. Bunlardan nun“ن” nuna“ن” uğrarsa, hem meğal gunne hem misleyn olur. “م” Mim “ب”ba’ya uğrarsa dudak ihfası olur. Mim”م” mime “م” uğrarsa idğam misleyn meğalğunne olur.
İDĞAM MÜTECANİSEYN: Mahreçleri bir, sıfatları farklı olan harfler birbirine uğrarsa idğam mütecaniseyn olur.
“ط” ve ‘د’ve “تَ” birbirlerine denk gelirlerse بَسَطْتَ"” “besatte” diyerek “ta” “te”ye yaklaştırılarak okunur, kalkale yapılmaz.
“ظ” ve“ذ” ve“ث” birbirlerine denk gelirlerse “اٍذْ ظَلَمُوا“izzalemu” diyerek okunur “ze”nin okunuşu za”ya yaklaştırılır.
“ب’ ve ‘م’ birbirlerine denk gelirlerse “ارْكَمْ مَعَنا” “irkem meğanâ” diye okunur ve “be”, “me” ye dönüştürülür.
İDĞAM MÜTEKARİBEYN: Mahreçleri veya sıfatları birbirinden farklı olan harfler birbirlerine uğrarlarsa mütekaribeyn olurlar.
“ل” ve “ر” birbirlerine geldiğinde “وَ قُلْ رَبِّ” “ve gurrabbi” diye dönüştürülerek okunur.
“ق” ve “ك” birbirlerine gelirse “نَخْلُقْكُمْ” “nahlükküm” diye dönüştürülerek okunur.

KALKALE
“.قطبجد” Harflerinden biri cezimli gelir ise harf sarsarak okunur. اَقْرَبُ"

HÜKMÜ’R - RA
Kalın okunur: رَ وانْحَرْ مِرْصاَد طَور
İnce okunur: رِ قَدِيرْ

LAFZATULLAH
Allah lafzının ‘lam’ı kendisinden önceki harfin harekesi esre ise ince diğer durumlarda kalın okunur.
Kalın: الله İnce: بِالله

ZAMİRLER:
“ ه ” Zamiri kendisinden önceki harfin harekesi var ise çeker. Eğer harekesi yok veya cezim ise “ه” zamiri çekmez. Çeker: لَهٌ انَّهُ بِهِ Çekmez: فِيهِ عَلَيْهِ

SEKTE: Kur’an’da dört yerde olup, eğer durulmadan geçerse anlam bozulacağı için sesi kesip nefes almadan bir miktar durulması gereken yerdir. Durulması istenen kelimenin altında “sekte” diye yazar. Örnek: من مرقدنا هاذا من راق

DURUŞLAR / VAKIF
لا Durulmaz.
م Durmak gerekir.
ط Durulur.
قف ج Durmak daha iyidir, geçilebilir.
ص ز ق Geçmek daha iyidir, durulabilir.
ع Konu bütünlüğü bitmiştir. Durulur.
.;. Secavent, ikisinden birinde yalnızca durulur.

Keneden Kurtulmaya Kolay Bir ÇÖZÜM :S




ALLAH KORUSUN...
TEHLİKE BÖLGESİNDEN SELAMLAR :S

5 Temmuz 2008 Cumartesi

FESTİVALİMİZ BİR HARİKA :pp



ÇORUMDA 28. HİTİT FUAR ve FESTİVALİ BAŞLADI...



VATANA MİLLETE HAYIRLI UĞURLU OLSUN :))

BEKLERİZ..
GÜZEL :p ÇORUMUMUZA :p

Afedersin

 https://youtu.be/qF26mrXphQE?si=W1sqsQZUGVL07OsZ Bayramdı!..