Müzik

28 Ağustos 2008 Perşembe

GİDEMEZSİN


Benim yüregim geniştir sevdigim
Sorun olmaz sığarsın içine.
Gözlerime bakınca ışık saçar
Gidemezsin bırakıpta gidemezsin.
Söylesene yüregindeki aşkı
Sende yaşadın mı? ki o yangını
Hiç uykunu aldın mı? göz bebeklerinden
Ansızın uyandın mı? uykundan.
Ben giderken
Biliyorum uyanmadın
Ama ben sen uykudayken
Gidemezdim ki hiç
Oysa sen en masum halimi seçtin
Uykumdayken gidiyorum dedin
Git dedim dönecegini bildigim için
Şimdi kendime geldim
Ve ayık kafayla diyorum sana giitt
Biliyorum gidemezsin
Çünkü yüregin bende
Gtittigin her kapıda ben karşında olacağım
GİDEMEZSİN İSTESENDE GİDEMEZSİN.............


13 Ağustos 2008 Çarşamba

RÜYALARIM OLMASA

Yıldızlara baktırdım fallara çıkmıyorsun
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa
Pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa

Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak
Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak
Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak
Seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa

Sevmesem özler miyim seni can pahasına
Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına
Adını söyleyemem senden bir başkasına
Seni sormam imkansız rüyalarım olmasa

Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam
Sana değil, saçının bir teline kıyamam
Yıllar sonra dönsende' nerde kaldın' diyemem
Seni kırmam imkansız rüyalarım olmasa

Yalvarırım mektup yaz beş dakkanı ayır da
Su serp yanan sineme sağlığını duyur da
Yaban gülü gibisin dağda,kırda,bayırda
Seni dermem imkansız rüyalarım olmasa...

CEMAL SAFİ

10 Ağustos 2008 Pazar

Mesnevi'den Seçmeler

Bir gün güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar. Hadi, denize girelim dediler ve giysilerini çıkartıp sularda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı; ama kendi giysilerini bulamadı. Çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti... O gün bugündür erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliği tanıyan bazıları vardır ki, güzelliğin elbisesi onu gözlerinden gizleyemez...
Mesnevi'den

"Bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yasamak istemediklerini, nasıl olup da bir 'yabancı 'yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek... O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar. O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber yaşamaları beklenenlerin yanında tutunamayanlar. O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakin kılan. Topal kuşlar birbirlerinin 'arıza’larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine. En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir, uçar. Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran...." Mesnevi'den

9 Ağustos 2008 Cumartesi


BERAAT GECESİ

Mübarek gecelerden biri de “Gündüzünü oruçla, gecesini de ibadetle geçirmemiz istenen şaban ayının on beşinci gecesi olan beraat gecesidir. Beraat; borçtan kurtulma, suç ve cezadan kurtulmak demektir. Dini anlamda ise, günahtan kurtuluştur. Yarattığı kullarına bir fırsat vermek için dergahına uzanan elleri affetmek için Allah'ımızın hediye ettiği müstesna bir gecedir.
Beraat gecesine mahsus şu beş haslet vardır:
1- Her mühim iş, o gece ayrılır.
2- O geceki ibadetin fazileti çok büyüktür.
3- İlâhî rahmet bol bol akar, fezayan eder, coşar.
4- Mağfiret, yarlığanma gecesidir.
5- O gece Peygamber Efendimize şefaat hakkı verilmiştir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) şaban ayının 13. gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri kendisine verilmiş, 14. geceki talebinden sonra bu gece de şefaatın tamamı ihsan buy-rulmuş. Bu şefaatten mahrum olanlar devenin ürküp kaçtığı gibi kaçanlardır.
İlahi âdetlerden birisi ki, bu gece zemzem kuyusunun suyu artar. Şabanın on beşinci gecesi mübarek, beraat, Sâk (berat, ferman) ve rahmet isimleri verilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Sizden biri şabanın onbeşinci gecesine ulaştığında kaim olsun, gündüzünü de oruçla geçirsin. Şüphesiz ki Allahü Teâlâ o gece güneş batınca (keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) ta fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu? Ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu?Onu rızıklandırayım. Bir bela ile mübtela olan yok mu? Ona afiyet vereyim (beladan kurtarayım). Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?” buyurur (ta sabaha kadar devam eder.) “Şüphesiz Allah Teâlâ şaban ayının onbeşinci gecesi (kullarına rahmetle) bakarve herkese mağfiret eder. Yalnız O'na şirk koşana veya müşahine (düşmanlık eden, Müs-lümanlara kin besleyenlere) mağfiret etmez.
Hz. Aişe validemiz Peygamberimiz'in şaban ayını geçirişini anlatır: “Nebi (s.a.v.)'nin tam tamına ramazandan başka bir ayı oruçlu geçirdiğini görmedim. Ve ben O'nun şaban ayından da daha çok oruç tuttuğu başka bir ayını görmedim. Bazen de O, şabanın tamamını oruçlu geçirirdi. Hz. Usame: “Ya Rasülal-lah, sizin şaban ayı kadar çokça oruç tuttuğunuz başka bir ay görmedim, bunun hikmeti ne ola?” demişti de, Efendimiz şu cevabı vermişti: “İşte bu insanların gafletle geçirdikleri receb ile ramazan ayı arasındaki bir aydır. O, amellerin Allah'a arz olunduğu bir aydır. Ben amelimin oruçlu olduğum halde Rabbimin katına arzolunmasını isterim."
Beraat gecesi, birçok sırlarla ve manalarla dolu bir gecedir. Bu gecede öylesine önemli hadiseler cereyan eder ki, sadece biz insanları değil, bütün mahlûkatı ilgilendirir.
Diyebiliriz ki, bu gece bir yıllık ilahi programın, mukadderatın yazıldığı gecedir. Ni-tekim bir ayette bu gecede her hikmetli işin ayırt edildiğine (44 Duhan, 4) dikkat çe-kilmiştir.
Beraatınızı tebrik eder, hepimizin beraatına vesile olmasını dilerim.

4 Ağustos 2008 Pazartesi


Aşka gönül ile düşersen; yanarsın.
Zeka ile düşersen; kavrulursun.
Akıl ile düşersen; çıldırırsın.
Duygu ile düşersen; gülünç olursun.
Aşka düşmezsen; kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Bana öyle bakınıp durma bir yol seç:))

Afedersin

 https://youtu.be/qF26mrXphQE?si=W1sqsQZUGVL07OsZ Bayramdı!..