Müzik

14 Haziran 2007 Perşembe

GÖNÜLDEN KULAKLARA...

Kudretiyle can yaratan, hikmetiyle dilde söz yaratan Allah’ın adıyla başlıyorum. O, öyle bir büyüktür ki; O’nun kapısından baş çeviren insan hangi kapıya gitse izzet bulamaz.
Büyük padişahlar O’nun dergahında başlarını yere koyarak O’na niyaz ederler, yalvarırlar.
Buyruğuna karşı gelenleri hemen cezalandırmaz; özür dileyenleri kovmaz. Kullarının günahlarını görür, hilm ile örter. Fena bir işinden dolayı kuluna gazab edecek olsa, kul tevbe edince O, günahın üzerine kalem çeker.
Yeryüzü O’nun umumi sofrasıdır. Canlılar destursuz gelir, yer, içer, istediği kadar alır, götürürler. Hem bu sofrada dost ile düşman birdir.
Perde arkasında işlenen gizli günahları görür, fakat perdenin üzerine bir perde daha örter. Eğer celal sıfatları ile tecelli edecek olsa, meleklerin dahi dehşetten kulakları işitmez, dilleri tutulur.
Eğer cemal sıfatı ile (buyurun lutfuma) diyecek olsa, şeytan bile bu lutuftan benim de payım var, demeye başlar.
Bir damla suya peri gibi suret verir. Su üzerine kim resim yapabilmiştir? Buluttan bir damla suyu denize; bir damla erlik suyunu da rahme damlatır. O sudan parlak bir inci, bu sudan selvi boylu bir insan yaratır.
Kime ki O’nun meclisinde dolu sunarlar,ona o kadeh içinde bir huşluk ilacını verirler.
Karun’un hazinesine kimse girememiştir. Şayet girmişse orada kalmış, bir daha çıkamamıştır. Akıllı olan bu kan denizinden ürker. Zira kimse orada gemisini kurtaramamıştır. Eğer sen bu yolda yürümek istiyorsan, seni geri getirecek atı, sihirleyip onu dönemeyecek hale getirmelisin. Gökler aynasına sık sık bakmalı, tedricen saffet kesbetmelisin.
Bu sayede belki aşk-ı ilahinin kokusunu seni mest eden elestü bezmindeki zamanını ararsın, isteyerek yürür, yol alır, o makama erişir, oradan da muhabbet kanadı ile uçarsın. O makamdan senin için yakin hasıl olur. Bu sayede hayal perdeleri yırtılır. Cenab-ı Hak ile senin aranda ancak celal perdesi kalır. Artık, akıl beygiri daha ileri gidemez, hayret ona dizgininden tutup ‘’DUR’’ der.
Bu tevhid denizinde ancak çalışan insan arzusuna vasıl olmuştur. İrşad edenin arkasından gitmeyen yolunu kaybeder. Bu yoldan, yani Hz. Peygamber (sa.v.)in yolundan sapanlar çok gitmişlerse de başları dönmüş perişan olmuşlardır. (Şeyh Sadi’den)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Aşk Ateşi

Girdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizleri Hızır'layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir Tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok Peygamber'e bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

Yunus Emre

Ağla gönlüm

 Sen ağlamaktan vaz geçtin diye oluyor hep bunlar..  Ağla gönlüm.. Ağla ki açsın bahar dalları..  Sen anlatmayınca içindekini; nerden bilece...