Müzik

25 Aralık 2020 Cuma

HAYAT DENEN GARİPLİK

Ben bu hayattan bir şey anlamadım inan ki kızım! Herkes için ayrı senaryo yazılmış fakat hepimiz, aynı oyunu oynuyor gibiyiz! Sence böyle bir oyun olur mu? Olsa da bir faydası olur mu? Olmuyor! Aynı sahnede, herkes kendi halinde! Bir uyum, bir birliktelik yok! Herkes yabancı, herkes yaInız! Ruhlar darda...

Başlık yok :'(

23 Aralık 2020 Çarşamba

NEDEN EFKARLISIN?

Neden..?
Efkarlısın a...deli gönül söyle;
Derdin ne...!
Gören gözlerinde görmez olur, gözyaşı
Döktürme...
Namertler gözyaşını görüp kına yakmasın,
Eline...
Ram ol rabbine, boş ver;
Dertlenme...
...
Sen şöyle bir gülümse; devran döner belki;
Tersine...
Efkarını bir bebek gibi sar sarmala;
Gönlüne...
Yaşamayı öğren efkarınla kimseye;
Söyleme...
Ciğeri beş para etmezlerin düşmezsin;
Diline...
Bence namertçe yaşamak insanlıkmıdır;
Sence ne...?
Dene efkarınla yaşamayı sen;
Yinede...
Bomboş gönül olmaz,boş gönülde efkarın ;
İşi ne...

19 Aralık 2020 Cumartesi

Ey Gönül Bakma Cihane

Ey gönül bakma cihane gün gelir seyran gider
Durma ağla gözlerim gel, bu kafesten can gider

Sağlığı sen bil ganimet, gönlünü ezkâre ver
Çağrılır kabre girersin, sonra bu meydan gider

Sıdk ile Allâh›a kul ol, mâl ü dünyâ fitnedir
Bir kefen giyip gidersin,servet ü sâman gider

Var mı hiçbir fert ki, bulmuş intizamı âlemi
Bakma dünya işidir bu, dâima viran gider.

Uyma gel ehl-i zamâna çokca sohbet eyleme
Çünkü onlar ehl-i Hakk’a her cihette yan gider

Cümle halk ehl-i seferdir, devr-i Âdem›den beri
Pençe-i mevte takılmış, günde bin kervan gider

Hazır ol mevte Kelâmî, gâfil olma bir nefes
Dost gider, düşman gider, ağyar gider, ihvan gider

KELÂMÎ
1847 – 1927 Kömürlü – Oltu / ERZURUM


20 Kasım 2020 Cuma

Yine Sen Gelince Aklıma 🥀

Tebrikler…
Kendini bitirmeyi başardın bende. Gurur duyabilirsin kendinle, hakkındır. Hür olmanın haklı gururunu yaşa. Neredesin, ne yapıyorsun söylemek zorunda değilsin. Benden kanatlanıp uçtuktan sonra hangi dala konduğunun önemi yok artık. Kanatların kırılana dek özgürlüğünün tadını çıkar. Hakkındır, tebrikler… 
Sen varken de hep yüreğimdeydin, gittikten sonra da aynı yerde öylece duruyorsun.
Eskiden okşardın, şimdi batıyorsun…

Sevmek ne büyük aptallıkmış.
Ve ben, ne kadar da çok sevmişim meğer… Acılar mutluluklardan beslenirmiş oysa. Çok büyük acılar çekiyormuşsun, çok büyük seversen eğer. Benim acımın nedeni de sensin. Suçsa kendinden çok sevmek birini, kabahatse herkesten farklı tutmak onun yerini; özrüm kabahatimden büyük benim. Çünkü çok sevdim. Suç da kabahat de benim. En kötüsü de bunun farkında olduğum halde bir yanım seni istiyor hala. Ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Kalsam katlanacak gibi değil, gitsem gönül razı değil. Senin olmadığın bir hayata dar geliyor ruhum.
Kaç beden yokluğun, dünyaya sığamıyorum.. Her şey bitti…
Bitmesini istemediğim ne varsa saman alevi gibi söndü hepsi. 
Oysa ne kadar da temizdi her şey. Ne kadar da masumca sevmiştim seni. Bana sarılmana gerek yoktu, öpmen şart değildi, elimi tutmasan da olurdu. Aramızdaki mesafelere inat sıcaklığını hissedebilecek kadar seviyordum zaten. Telefonun ucunda sesine sarılarak uyuyacak kadar, öptüm dediğinde yanaklarım kızaracak kadar… Seviyordum işte. Her şeyden çok, her şeyden biraz katarak..
Helal olsun sana!
Seni böylesine sevdiğime dair en ufak bir delil bile bırakmadığın için içimde. Kılına bile kıyamazken canına kıysan umursamayacak kadar tükettiğin için kendini bende. Helal olsun sana… Kutluyorum seni.. Ama bir gün sakın beni özleme, arama, sorma. Mümkünse hatırlama hatta.
Benim senin için yaşadığım günler geçti; sen benim için ölsen neye yarar şimdi?

Ben seni unutmasına unuturum da sen beni hatırlamaya mahkumsun. Sen beni en çok niye unutamazsın biliyor musun? 
Çünkü günahımı aldın,
Çünkü canımı yaktın,
Çünkü sen haksızdın…
Unutma, ben senin kanayan vicdanınım!
Kime sarılsan, biraz daha sızlarım…

14 Kasım 2020 Cumartesi

🥀🥀🥀 Ah neden ah?! 🥀🥀🥀

Ölmedim bugün de...
Fakat...
Bir gün haberim gelecek sana elbet...
Bil ki benim göçüm, sa'yende olmuştur. 
Hiçbir şey bu denli yakıp yandırmadı bu gönlü ey can!
Hiçbir kimse bu gönlü doldurmadı bu kadar...
Geldiğin gibi gitmeyi bilmedin de ateşe saldın garibi... 
Ah neden ah?!
Zulmünle kal artık...
Yaşıyor gibi görünsem de ruh yok bu koca bedende...
Çoktan gittim ben 😢😢😢

21 Ekim 2020 Çarşamba

DARGIN

https://youtu.be/K-S84IiBUDc

Benlik bir mesele yoksa
Çıkıyorum hayatından bu akşam derhal
Artık beni kötü hatırla
Ne bileyim hatırlanacak bir şey kaldıysa
Güvendiğim şu dağlarda orman yangınları
Seni unutmak denen şey
Göğsümün bıçakları batar bazen fena
Niye baktın dargın dargın
Neşene ilahlar gibi taptım
Niye baktın dargın dargın
Niye baktın dargın dargın
Neşene ilahlar gibi taptım
Niye baktın dargın dargın
Benlik bir mesele yoksa
Çıkıyorum zıvanadan
Demişsinki güzel adamdı
Gülüyorum numaradan
Güvendiğim şu dağlarda orman yangınları
Seni affetmek denen şey
Sırtımın bıçakları batar bazen fena
Niye baktın dargın dargın
Neşene ilahlar gibi taptım
Niye baktın dargın dargın
Niye baktın dargın dargın
Neşene ilahlar gibi taptım
Niye baktın dargın dargın



11 Ekim 2020 Pazar

Baş Edemezsin

Şair: Cemal Safi

İş işten geçmeden, gel de söz dinle,
Sen benim aşkımla baş edemezsin.
Ben sarhoş gezerken senin derdinle,
Sen kendi gönlünü hoş edemezsin.

Gül sefa sürse de bülbül çilerken,
Bin pişman olmaz mı rengi solarken,
Ben sana dört mevsim bahar dilerken,
Sen benim yazımı kış edemezsin.

Fırtına biçersin ey rüzgar eken,
Borcunu faizle öder geciken,
Sen benim gezdiğim yolları diken,
Yattığım yatağı taş edemezsin.

Gülersin aşığı yedekte sayıp,
Yetmez mi arından verdiğin kayıp,
Kınalı kekliğim elde var deyip,
Sen beni kafeste kuş edemezsin.

Kapılma hayalin renk akışına,
Ağlarsın gerçeğin can yakışına,
Ben kurban olurken bir bakışına,
O canım gözleri yaş edemezsin.

Aklını başına topla da vazgeç,
Beni dinle de vuslata gün seç,
Sen benim elime mecbursun er geç,
Bahtımı Mecnun’a eş edemezsin.

8 Ekim 2020 Perşembe

YÜREĞİMİN GÖTÜRDÜĞÜ YERDEYİM.



Susmayan bir çığlık,

Şehrin duvarlarında ve içimin ücralarında, dinmeyen bir tayfun gibi.

Varlığın var ya varlığın.

Yaşam denilen eylemin, sıkı nefes alışları gibi.

Kalabalık bir sessizlik içinde kaybolmak, yokluğuna yazılan uzun bir şiirdir.

Belaların cirit attığı, karanlığı gıda bellemiş bir tenhasında şehrin,

Kökünden yanmaya başlayan şu ağaçlarının harareti,

Elimin yüzümün buruşma sebebi.

Sensizlik dediğim deryaya dalmış oluşumdur.

Vurgun ki ne vurgun,

Çölde unutulmuş kum saati gibiyim bugünlerde.

Her serabın gölgesinde asırlar var bitmeyen.

Devriyeden dönen uğultular sarmış duyularımı.

Hasret türküleri var dilimde dilimin döndüğü kadarıyla.

Bir hatıraya mağlub oluşum bu yüzdendir.

Bu yüzdendir yokluğuna sarılışım.

 

Kinden öfkeden bir iz bulamazlar,

Bu sövmek bilmeyen dil sevmek için yaslanmış masal dağlarına.

Tebessümden salkımlar asılı sevda bağlarıma,

Kaç kervan yürüdü kumlara gömüle gömüle.

Söyle,

Söyle bu sevmenin beraati gözlerinin içiyle mi el ele,

Küflü bir kalemden çıkmış şiir bilsin herkes bunu.

Tarihin küçük bir aralığında apansız uçan Anka.

Hani rüyalar vardır bitmesin istediğin.

Tatlı bir tebessüme maruz bırakan,

Bırakın beni.

Bırakın bu bilinmez döngü de,

Benim ak buluttan küheylanımdır yokluğun.

Hani kırk yılda bir gibi, hani kanılmayan su,

Hani dört duvar arasında kendi içinde kaybolduğun,

Yıkıla yıkıla ölüme duruşumu seyretsin alem.

Üç günlük dünya değil mi içinde heves bırakmayan,

Taşlı sopalı bir kavgadan yara bere içinde çıkan

Bir ben değilim, ben ayaklarımın değil yüreğimin götürdüğü yerdeyim.

Katliam senaryoları dolu dizgin geçer zihnimden,

Zihnim dev kayaçların birbirine yanaştığı alan,

Dar boğazlarda mahsur kalmış gemiler gibiyim.

Fayda etmiyor en usta kılavuz kaptan,

Emsali olmayan hazinem var benim.

Adını insanlığın duymadığı mücevherlerim

Böyle iken düşmüşüm pusuya

Burası sevda vadisi dedikleri yerdi oysa.

Ah bu benim kolay kanmışlığım,

Ah bu benim saflığım,

Yokluğun ile her gün savaştayım.

Kan revan değil yine de ümitlerim,

Ümitlerim küllerinden doğan Anka'dır benim.

Ümitlerim adınla başlayan adınla süren,

Fragmanı dahi saatler süren,

İzlemeyen kalmasın dediğim,

Ümitlerimin filmidir.

Bitmek bilmeyen...

3 Ekim 2020 Cumartesi

SEN'E.... KALBİME....

Ah dedim. Ahirim dedim. 
Seni gören şu gönlüme
Şu öksüz kalbime ben
Yok! Söz geçiremedim!

Hay dedim! Hu'da buldum!
Her saniye, ben benliğimi..
Bende dedim, Sende buldum
Gözlerinde erimiş şu kalbimi..

Olan bitenin gerçekliğine inat
Görmeyen gözlerle Sen'e 
Ama durmadan hep Sen'e
Ah hep Sen'e! Kalbime!....

🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

19 Eylül 2020 Cumartesi

Ölüme Kaç Dakika Var?

Yaşamayı, hayatta olan bitenleri bilmiyorum! Öyle yabancı ve cahilim ki! Bu hayatı bu garip kurallarını bilmiyorken nasıl yaşayacağım ben? Ömrümün kaçıncı dakikasındayım Rabbim?!?!? :(((( 

17 Eylül 2020 Perşembe

Üç Nokta

Vedayı bilmiyorum! Onca çirkinliğin içindeki en güzel şeye neden veda edeyim söyler misin? Hayatımdaki en güzel günleri Yaratana mı küseyim yoksa bana lutfettiği güzelliğe mi? Veda etmiyorum. Ümidim de yok ama yine de bir yere gitmiyorum! Hasret çekmek, kalpsizlikten yeğdir canıma!...

15 Eylül 2020 Salı

SON

Bu seferki son başka bir güzelliğin başlangıcı değil. Son. Sonum. En kötüsü kaç günüm kaldığını bilmiyorum bu yalın halimle bu yalan dünyada. 🥀

22 Ağustos 2020 Cumartesi

TARİHE KÜÇÜK BİR NOT


Şenleniyor gözüm ve gönlüm hayalimde de olsa düşündüğümde Seni! 
Bildiğim bütün şiirler, okuduğum her dua, anılarım, hayallerim, düşlerim, kalemimin ucundaki her çizgi ve hatta kalbimin her atışı bir gonca gül gibi açmaya hazır ve nazır bekliyor vaktini. 
Ömrün son demlerini yaşadığımı hissettiğim zamanlarda da hiç ölmeyecek gibi yarını düşünüp Senli planlar yapmak istiyor gönül.
Sonsuzluk hissi kapladığında içimi, Sende yok olmayı arzuluyor en derinim!
- - - Susadığımda yağmur,
Üşüdüğümde yorgan,
Hüznümde omuz,
Sevincimde kalem-kağıt,
Yalnızlığıma ortak olman mümkün. - - -
Zira yok Senden ne öncesi ne de sonrası...
Dinlediğim ve dinleyeceğim bütün seslerde adını duyurana bin şükürle... 


18 Ağustos 2020 Salı

GÜLCE

Uçurumun kenarındayım Hızır

Bir dilber kal'asının burcunda

Vazgeçilmez belaya nazır

Topuklarım boşluğun avcunda

Derin yar adımı çağırır

Kaldım parmaklarımın ucunda


Uçurumun kenarındayım Hızır

Bir gamzelik rüzgar yetecek

Ha itti beni, ha itecek


Uçurumun kenarındayım Hızır

Divan hazır

Ferman hazır

Kurban hazır

Güzelliğin zulme çaldığı sınır

Başım döner, beynim bulanır

El etmez

Gel etmez

Gözleri bir ret, bir davet

Gülce uzak uzak dolanır

Mecaz değil

Maraz değil

Gülce semavi bir afet


Uçurumun kenarındayım Hızır

Gülce bir beyaz sihir

Canıma bedel bir haz

Nar ve nurdan bir zehir

Gülce Araf`ta infaz

Bir tek bakışıyla suyum ısınır

Güzelliğin zulme çaldığı sınır


Uçurumun kenarındayım Hızır

Ben fakir

En hakir

Bin taksir

Cahil cesaretimi alem tanır

Ateşten

Kalleşten

Mızrakla gürzden

Dabbetülarzdan

Deccal`dan, yedi düvelden

Korku nedir bilmeyen ben

Tir tir titriyorum Gülce`den

Ödüm patlıyor Gülce`ye bakmaktan

Nutkum tutuluyor, ürperiyorum

Saniyeler gözlerimde birer can

Her saniyede bir can veriyorum

Ömer Lütfi Mete

2 Ağustos 2020 Pazar

AĞLAYACAK GÖZLERİM YOK ARTIK!


Dündü gülüm. 
Dün ben bu dünyadan çok uzaklarda bir yerlerde idim. 
Dün bir çok duyguyu yaşadım içimde. 
Çünkü sen vardın ve ben seninle vardım. 
Önceki gün girdaplarda iken ben; elimden çekip kurtaran sen gelivermiştin ansızın dün! 
Hayaller kurarken imkanlı, imkansız... 
Tutmuştun işte en yaralı yerimden beni! 
Dündü...
Bendim; sen oldum.
Dopdolu, çok ama çok tatlı 
Dertli ve dermanlı
Hüzünlü ve en mutlu
Hayatı ilk kez anlayan seninle
Ve son kez gülümseyen hayata...
Dün oldu.
Ve
Dün geldi geçti!
Hergün gibi dün de geldi ve geçti gitti!
Çok yandı içim, kavruldum. 
Gitti ve gittiler hayallerim.
Gerçeklerimi de yanlarına alarak gittiler bu sefer!
Ne olurdu gitmeseydi dün?!
Dünde mi yaşayayım bugün?! 
Yapamam ki ey!
Ah be can!
Dün gitti ve sen de ...
Bugünse ...
Yoksun ve ben yoksunum!
Hayallerimden, gerçeklerimden, kalbimden ayrı...
Yine ve gerçekten yapayalnız ...
Bîkes, bîçare, bînefes bırakmaya hakkın yoktu ki ey can!...
İnan yoktu!
Üzmek istemezdim ama
Söylemeliyim sana:
Bunca acıdan sonra benim
Ağlayacak gözlerim yok artık!

DURMAKSIZIN AKAN HAYATA İNAT YAŞAYAN BİR ÖLÜYÜM....

DURMAKSIZIN AKAN HAYATA İNAT
BU ŞEHİRDE BEN
YAŞAYAN BİR ÖLÜYÜM SADECE

NERDEN GELDİĞİNİ BİLMEDİĞİM SEBEPSİZ FIRTINALARA OLMADIM ESİR..
VE HAYALPEREST ARZULARA İNAT YIKMADIM PERDEYİ ASLA!

ŞİMDİ KARŞINDA DİMDİK DEĞİLİM, İKİ BÜKLÜM BELİM!
YİNE DE SÜRÜNMÜYOR YERLERDE YÜZÜM, ŞÜKÜRDEYİM...

AFFET DİYE YÜZBİN KERE SÖYLERİM LAL OLUR DİLİM.
YUMUK GÖZÜM, HUZURSUZ ÖZÜM, YANIK DİLİM...

ŞİMDİ VUSLATA BEŞ VAR HASRETTEYİM
BU UMUT YOLUNDA
BENİM GELİNLİĞİM KEFENİM...

"İNNA LİLLAH VE İNNA İLEYHİ RACİÛN"

14 Temmuz 2020 Salı

EY BÜTİ NEV EDA

Ey büt-i nev edâ 
Olmuşum müptelâ 
Âşıkım ben sana 
İltifât et bana 

Yâr yâr 
İltifât et bana 
Âşıkım ben sana 
Gördüğümden beri 
Olmuşum serseri 
Bendenim ey peri 
İltifât et bana 

Âh âh 
İltifât et bana 
Âşıkım ben sana 
Hâsılı bunca dem 
Ben senin bendenem 
Gel gül ey gonca fem 
İltifât et bana 

Yâr yâr 
İltifât et bana 
Âşıkım ben sana 
Beste: Dede Efendi 
Güfte: Enderûnî Vâsıf 
Makâm: Hicâz 

EHAKK

Kişi, niyetinde samimi ve tercihinde sahici ise ilk adımı atmak için ne mecâzî ne de kinâyî bir bahaneye, bir emâreye ya da bir işârete gerek duyar.
Çünkü 'Hak', ehakkdır; 'hakîkat' ise muhakkak.
'Marifet' sadece idrâk.

13 Temmuz 2020 Pazartesi

YU LEYLA

Çakmağın üstüme çaktın
Onulmaz derde bıraktın
Vücudum odlara yaktın
Ateşe su Leyla, Leyla

Derdim koymuyor engel
Ölürsem üstüme sen gel
Çeşmi yaşla yu Leyla!!

9 Temmuz 2020 Perşembe

SARI

Rengin sarı senin
Gözlerin mâi 
Bakışın hüznüm
Gülüşün hani?

Kulaklarımda sesin
Dinlendiriyor beni
Yorgunluğum
Yokluğundan ileri!

Ayazında gecenin
İşte orada gözleri
Ve işte dualarım
Çağırdı hep seni! 

İçinde renklerin
Sarı en güzeli
Şurada bekliyorum
Doğduğumdan beri!

Rengin sarı senin
Gözlerin deli
Gelişinle doğdum
Alıp götür beni! 


7 Temmuz 2020 Salı

Ö.S.

💔🥀
💔🥀

Geçmiyor zaman
Güzel serçelerin
Ötüşünden Sonra

Bitmiyor Sensizlik
Sessizlik çığlık çığlık!
Özünden Sona

Şarkılar lâl
DilIer hûn
Öksüzüm Sana

Bak gün bitiyor sevdiğim
Ve ben yine sensizim 
Ne önemi var gelişinin
Ölümden Sonra

CAN_SIZ

Bu sabah güneş doğdu ya 
Her sabah doğar!
Bu güne sağ çıktıysam eğer...
Ben her güne çıkarım ki artık! 
Bu dertten bitmediysem... 
Daha da bitmem! 
Ey Allah'ım!
Neyleyeyim böyle gönlü?!
Ne yapayım Ey!?
Şimdi, tam da şu anda almamışsan emanetini....
Boğulmamışsam hâlâ bu selde.....!
Ey Merhametlilerin En Merhametlisi!
Korkuyorum artık!
Ve üşüyor her zerrem...
Yaz gelmeyen yüreğimin ateşini bırak yakma!
Bu dil susar ...
Bir daha konuşmamacasına
Bir daha kanmamacasına 
Acımaz hiç kimseye, 
Hiç bir şeye bundan sonra
Kanamaz
İncinmez
İncitmez
Uyumaz
Uyanmaz
Nasıl yapsın ki 
Can_sız bir gönül bunları?
Tükendi söz
Kırıldı kalem
Bir yıldız kaydı gökyüzünden 
Son isteğim okuman
Bitmeyen bir aşkla!..


Ah!

AH Kİ NE AH!

5 Temmuz 2020 Pazar

DAĞ RÜZGARI

Kaderde senden ayrı düşmek de varmış
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim...
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git gidebildiğin yere git diyordum
Oysa ki, senden kaçılmazmış
Yokluğuna birgün bile dayanılmazmış.
Bilmiyordum...

Yine de dayanmağa çalışıyorum işte
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse
Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Herşeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanıbaşımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur
Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
Bitmiyorsun
Çaresizliğim gün gibi aşikar
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güneşten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildiğim tek aydınlık

Bir nefes de benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın.

Ağaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu dağlar o dağlar değil
Rüzgarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çanağı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşanmaz bu dünyada
İmkanı yok

Ümit Yaşar Oğuzcan








1 Temmuz 2020 Çarşamba

ŞÜKRÜMÜZÜ ARTTIR YÂ RABBİ!


Yarattıkların adedince şükürler olsun Rabbim! 
Bazen öylece oturuyoruz ve etrafı seyrederken verdiği onca nimeti gördüğümüz halde unutuyoruz bu güzellikleri bize bahşeden Allah'a şükretmeyi ... 

AĞLAYACAK GÖZLERİM YOK ARTIK

Desem de ... Düşündüğümde o gözleri ... Yüreğimden kan damlıyor, gözümden yaş 😢😞😢😞

29 Haziran 2020 Pazartesi

MASA DA MASAYMIŞ :)

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

Edip Cansever

MULETA



Geçtikti bir gün hani

Ormandan ve aydınlıkların fısıltısından

Kenti görmeye gittikti yağmurda

Yürüdüktü dar sokaklarda saatlerce

Girdikte sonunda yanık yağ kokulu

Çinko tezgahlı bir meyhaneye

Göz göze geldikti sevimsiz bir papağanla

Demiştin o gün bana, anımsıyorum

Ah, acısız boğulabilir insan.


Eylüldü, mavi donemiydi sanki Picasso'nun

-Denize inen atlılar-

Sonra Guernica ve

'Chat et oiseau'

Yıl bin dokuz yüz otuz dokuz

Yas içinde bütün dünya

Şehirler yanmış yıkılmış

Gördüktü ne kadar yorgun

Ne kadar çaresizdi İsa

Ve demiştin bir gün, anımsıyorum

Mutsuzluk da boğabilirmiş insanı

Bir gün, akşama doğru, alacakaranlıkta.

Başını menekşeye koydu, uyudu

Bir güvercin çalılığın orada

Hani

Görmeye gittikti güneşli günde


Parkı ve ördekleri

Yıllarca sonra. Savaştan

Ekmek kırıntıları attıktı havuza

Bir elim omzunda seyrettikti uzun uzun

Dünyayı ve çiçekleri

Nedense durgunlaşıverdindi bir ara

Çok değil, en fazla bir kaç dakika

Ve dedindi, mutluyken de boğulabilir insan.

İlk yazları sevmiyoruz artık, yaşlandık da 
ondan mı

Aşkımızı seyrediyoruz sanki uzaktan

Oysa yok biten bir şey aramızda, yok da

Hep aynı kalmıyor ki yakın duygular

Demiştin bunları bir bir, anımsıyorum

Mutlu da olsa insan mutsuz da

Her an yeniden yaratabilirmiş kendini

Demiştin, bir sabah, bir başka aşkla.


Sen ölüm !

Seni hiç düşünmeden yaşadık

Seni hiç düşünmeden yaşayacağız bundan sonra.


Edip Cansever


27 Haziran 2020 Cumartesi

Ey Sen!

Nasıl bir hata yaptın ki namaza üşenerek kalkıyorsun? 😖😞😪😭

20 Haziran 2020 Cumartesi

DİNLİYORUM ÖYLEYSE VARIM




İNSANLARI, 
ÇOCUKLARI, 
GÜZEL MÜZİKLERİ, 
DOĞAYI 
VE 
HAYVANLARI...

====> DİNLİYORUM.

ÖYLEYSE...
VARIM 
VE 
VARLIĞIM SES GETİRİYOR! :)

💓 SELAMLAR... 💓

9 Haziran 2020 Salı

YALNIZLIK

Her insan kendini düzeltirse bütün dünya düzelir. O sebeple ben kendi özüme iyi olmasını öğretme gayretindeyim. Ömrümün ilk dakikasından beri de böyle oldu. Her zaman bir muhasebe içinde buldum kendimi. İleri yaşlarda bazı duyguları kendime ağırlık etmemem gerektiğini (geç de olsa) öğrendim. Çünkü hayattaki sınavlarda kötü not almış bile olsak çıkmış sorular üzerinden çalışarak kendini yenilemek ve sonraki sınavda başarıyı bulmak gerekiyor. 
Bu duygu ve düşünceme ortak bir kimse olamayacağını zannettiğimden ben hep yalnızlığı bir çözüm olarak görüyordum eskiden. Ve sonra zaman öğretti ki: "insana İNSAN lazım!" 
Yalnızlık çözüm değil, kötü tercihmiş meğer!
Kısacası;
Ben Yalnız değil, Yalın'ım bundan böyle ey hayat! 
Yorma bizi sen de daha fazla!... 

Şu güzel günlerde solundaki yaralı kalbini en ağır haliyle taşıyanlara selam olsun.

(: Not: Bloguma bilgisayarlarınızdan da davetlisiniz :)

HAK BİR GÖNÜL VERDİ BANA




Ah Gönül!


Seninle neyleyeyim? 
Gülleri solduran hüznüne nereden merhem bulayım?
Ne yapayım da içine içine akan yaşlarını sileyim?
Seni nasıl durultayım gönül? 
Söyle nasıl?....




7 Haziran 2020 Pazar

DORİMA


Tehlikelidir biliriz, bu topraklarda sevdalanmak Dorima! Toprağa sevdalanmayla harmanlanır her harman vakti. Ki 'kara'sı makbuldür vurulmaların...

Dorima; sen şimdi bebeğine buğu gizlenen bakışlarında, bilirim iç çekişlerle bastırırsın sevdalarını. Sevda bu, bilirsin o geldi mi, gelmez elden bir şey. Kepeneğinden başka korunağı olmayan yağız çobanların sevdasına anlam vermez ruhsuz ağalar.

Bunca zaman kafa patlatırım Dorima, çözemedim giriftlerden belalı bilmeceyi: Bu toprak mıdır bu sevdaları kutsallaştıran, yoksa sevdalarımız mı yüceltti Anadolu'yu. Ah Anadolu...
Kim bilir kaç çöl dolusu Mecnun bağrında? Kaç Yusuf sırt döndü kesik parmaklı Züleyha'lara? Kaç yürek yanığını Kerem'den aldı? Ve dağ başında bekleyen kaç Ferhat var?

Ah Dorima bilirsin; korkutucudur sevdalar! Buutsuz yaşayanlar onu anlayamazlar. Ve anlaşılmayan bilinir olunca kurulur çarmıhlar. Ya! Nerden sandın bu kesikler, yarıklar, çarmıhtaki oyuklar? Ki ödüldür Dorima, bütün bu yapılanlar, etler tırnaklar, kemikleri ayıran taraklar...
İnsanlık tarihi öğretti bize alacanın, kahkahayı kovan gözyaşı erdemini. Duramayız Dorima, koşmak bizim ruhumuz, hareket enerjimiz. Biz yorulmayız gözüm, çatlayınca büyür sevdamız. Bir fidan gibi dikilir önce ruhumuz, sonra hemen yürürüz ağaç gibi hareketsiz kalamayız. Rüzgârdır bineğimiz, hangi yöne savurursa savursun bizi, polen devşirilecek çiçekler vardır biliriz...
Her gün birer birer yitirirken renklerini yeryüzü, biz elimizde rengârenk fırçalarla renk çalarız toprağa, göğe... Renk bizimdir Dorima, biliriz ahenk bizim. Her heyula başında set olan yürek bizim. Lügatimiz küçüktür ve büyüktür anlamlar. Yoktur bazı kelimeler, bizde karşılık bulamazlar. Misal olarak Dorima, yılgınlık yoktur bizde. Her durak bir başlangıç, her menzil bir dinlence... Ummandır tüm sineler, kanat misali açılan... Saflıkla safdilliği ayırırız her zaman ve biliriz küçümser sevdaları ayılar. O ayılar ormanda her köşeyi tutarlar.

Dorima; biz sevdayı miras olarak aldık, odundan korkar olsak, bu ormana dalmazdık! İnanmazsan sen bana, sor onlara söylerler. Canlı/cansız cemadat bu türküyü söylerler: Ah yalan dünyada yalan dünyada/Yalandan yüzüme gülen dünyada! Ne ki yalanın gerçekleri ile gerçeğin yanları arasına sıkışmaz bu sevdalar.
Ah Dorima!
Sanır mısın ki bilmeyiz küçük yürekleri. Gölgelerden kurulan devlerin panayırında cüce ruhları? İzbeliklerde yapılan hesapları, kitapları. Bu sevdaya olan düşmanlıkları... Biliriz bilmesine; ama öylesine büyüktür ki sevdamız kucaklar tüm nefretleri ve her sabah haykırır içimizdeki Yusuf; müjde, sevgi nefreti yendi!

Azlık-çokluk Dorima, görecelidir derler, lakin belalı sevdaların azı olmaz bilmezler. Bilmezler ki Dorima, en büyük rakam birdir, tüm ahengin merkezi, tüm sevdalar birdir bir! Saraylardan zindana uçurulan haberleri bildiğimizi bilmezler iki gözüm. Bilmediğimizden değil, sevmediğimizden nefreti susarız sonsuz bir sabırla. Bunu bile bilmezler Dorima, hiç bilmezler.

Gel boş verelim Dorima, gel biz kendi türkümüzü seslendirelim. Belalı da olsa, kara da olsa kendi sevdamıza sevdalanalım el ele vererek. Her mevsimi bahar gibi karşılayalım bu bahardan sonra. Bilirsin sonlar ilktir bize göre, her ilki son gibi bilerek devrederiz sevdalarımızı ilkbahara.
Gel bildiğimiz tüm dilleri tekrar vird edinelim ve yeni diller öğrenelim konuşan dilsizlere inat. Gel artık ayaklarımızı bile kullanmadan gitmenin yollarını arayalım beraber Dorima. Kanat bulalım her şeye ve herkese inat. Ve çırpalım hayata, mayata inat vatana ve matana doğru.

Göreceksin Dorima, ne çok varmış sevdalı ve ne çokmuş sevdalar. Anlayacaksın benim bu tutarsız sayıklamalarımı.
Ah Dorima ah... Belalıdır sevdalarımız bizim...


-Alıntı-

ÖTÜŞEN KUŞLAR 🐦🐦🐦


Ben bu cıvıl cıvıl ötüşen kuşları ne yapayım a dostlar? Mümkün olsa hepsini teker teker öpsem gagalarından :) Sessizliğime ne de tatlı katılıyorlar. Gönlüme ne de naif dokunuyorlar. 
Yaratana binlerce kere şükretsek az ... 
Rabbim şükrümüzü ziyadesiyle arttır ki sana hakkıyla kul olabilelim. 
Amin 🤲


4 Haziran 2020 Perşembe

Yine HAZİRAN Geldi Gönül





Bu ay benim için hayatımın en güzel günlerini içerir. 
HAZİRAN.... 
doğduğum, yeniden doğduğum, en mutlu olduğum, hayatın en güzel anlarına şahit olduğum günleri ihtiva eden ay... 
Göz nurum, oğlumun da doğduğu ay bu ay...
Geçmişte gördüğüm güzellikler kadar gelecekten de ümitvarım. 
Süryanice'de kelime anlamı "sıcak" mış. Haziran ayında sıcak olur havalar..
2020 yılında bu sıcağı henüz görmedik. Bu sene Rabbimin bizi çeşitli zor sınavlara tâbi kıldığı bir sene oldu. 
Ve bu sene yaz yerine Mini Buzul Çağı'nı yaşayacağız diyormuş NASA yetkilileri..
Rabbim imtihanımızı kolay eylesin. 
✨ Allah'a emanetiz hepimiz. ✨

31 Mayıs 2020 Pazar

NİCE BAYRAMLARA... SAĞLIKLA...


Merhaba,
Önceden beri hep söylenirdi. Bize "Çok bayramlar gör" denilirdi çocukken. Saçlarımıza kolonya döken teyzeler ve amcalar teker teker bu dünyadan giderken biz de el öptürmeye, harçlık vermeye başladık. Şükretmeyi öğrendik ve bir şeyin çok olmasından ziyade güzel olmasını istemeyi de öğretti bize hayat..
Çok bayram görmekten ziyade sağlıklı olmak ve güzel insanlarla güzel bayramlar geçirmek istiyoruz.
Sağlığımızın yerinde olduğu, sevdiklerimizle bir arada olabildiğimiz, dargın ve küskün insanların çevremizde bizi üzmediği nice mutlu bayramlar görelim. Ve sağlıklı tonton dede ile neneler olup el öptürmek nasip olsun :)
Rabbim hepimizi iyilerle karşılaştırsın..
Bu vesile ile Corona'ya rağmen bu Ramazan Bayramımızı çok güzel geçirmemize vesile olan Aileme canı gönülden teşekkür ediyor ve Rabbime tekrarını nasip etmesi için dua ediyorum. ❤❤❤

....SAĞLIKLI VE HUZURLU ÇOK BAYRAMLAR GÖRÜN EFEM ....
...SAYGILARIMLA...

18 Mayıs 2020 Pazartesi

CAN EFENDİM





 
 
*Gelirim ey dost; ayaklarım kanasa da dikenlerden,
Dar kafeslerden kurtulup, kırıp zincirlerimi yine Sana gelirim.
Gelmesem Sana, Sensizlikten yok olurum.
Yolunda ölmek için, Seni ararken, Sende tükenmek için gelirim.
Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam
Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam
Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam
Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam'.
Aşkının odunda pervaneler gibi can verip yansam.
Kalbini nasıl yarıp arındırdıysa melekler,
Ben de Seni rehber edinip kirlerimden arınsam.
Rabbim'e giden yolda dünyadan firar etsem,
Merhametinin gölgesine sığınsam.
Ürkek ceylan misali yanına sokulsam.
Ve yanlış efendilere köle olmaktan ebediyen kurtulsam.
Keşke hep aşkınla oturup, aşkınla kalksam..
Beni de çağırır mı çağları delen sesin?
Bir dua sonrası ay yüzünle yüzüme bakıp,
"Günahkar olsan da gel!" der misin?
İçimdeki sancının adı nedir, Efendim?
Nedir beni bu zamansız mekânsız hasrete çeken
Bu yüreğimdeki ağırlık?
Sadık dostun Ebu Bekir, 
Öfkeye galip gelen Hz Ömer,
Edep tacını giyen Hz Osman,
Sırrını emanet ettiğin ilim kapısı Hz Ali 
hürmetine,
Beni de kucakla şefaatinle.
Nerededir gönlüne akan yol?
Sana vuslatın şartı can mıdır söyle?
Kurban olsun canım Senin yoluna,
Vuslatına ferman gönder Efendim.
Ah Efendim, andım yine Seni 
Her şey yâdımdan silindi.
Can Muhammed
Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini
Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi
Arzum ahirette cennete seninle girmeyi
Ne olur biraz gül bana Rasûl-i Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa
Bilir misin ey sevgili? 
Sen Cenneti istemesen de 
Cennet seni istermiş 
Sen Cenneti özlemesen de, 
Cennet seni özlermiş. 
Sensiz Cennet 
Hiçbir şeye benzemezmiş 
Bu yüzden kişi 
Cennette Sevdiğiyle berabermiş.*


BİZİ DE BU KADİR GECESİ HÜRMETİNE 
AFFEYLE 
EY MERHAMETLİLERİN EN MERHAMETLİSİ 
GÜZEL ALLAH'IM.. 
 

 







8 Mayıs 2020 Cuma

SESSİZLİKTE SESİMSİN... ANNEM...

Son zamanlarda paylaşmak istediğim o kadar çok şey geliyor ki aklıma! Hatırımda tutup yazmak bile zor oluyor. Eskiden beri hep gözlerim uzaklara dalıp dalıp giderdi. Dağları, bulutları seyreder; kainata hayran kalırdım. Ben hâlâ öyleyim. 16:39
Devamı az sonra ... :)
Az sonra deyip 2 gün sonra yeniden yazabiliyorum :)
Güneşin doğuşu ve batışı, bulutlar, ağaçlar, çiçekler ve kuşlar...
Bahar geldi arkadaşlar...
Bu mevsimde ve bu şehirde insanın gönlü sevinçle doluyor. 
Gönlünüz her daim sevinç ve huzurla dolsun inşallah...
Her ne yaşadıysak yaşayalım hayat devam ediyor..
ve bugün anneler günü diye ünlenmiş Mayıs ayının ikinci Pazar günü...

Bugün; 
Vücudunda Allah’ın ‘Rahim’ ismini bebeğine beşik yapan...
‘Rahman’ isminin tecellisiyle yavrusunu sarıp sarmalayan...
‘Şafi’ ismi dudağındaki öpücüğe konup ‘uf’ olan yerlerden acıyı alan...
‘Rezzak’ ismi göğsünde süt olup çağlayan...
‘Vedud’ isminin bağrında yavrusuna canandan öte can olan...
‘Mü’min’ ismine ayna olup evladını gözeten, koruyan, sakınan...
‘Gaffur’ isminin himayesinde affı çok olan, yavrusuna kin tutmayan...
Evladının gözündeki bir damla yaşa kıyamayan, ‘Rauf’ isminin aynası olan annelerimizin günü.
Elbette annelerin günü de, anneliğin teşekkürü de tek bir gün olmaz. Ama adettendir, varsın duaya vesile olsun: ‘Rabbim ahirete göçen annelerimizin mekanını cennet etsin, sağ olanların ömrüne bereket versin, evlatları annelerine göz aydınlığı eylesin ve dileyen herkese bu güzel duyguyu nasip etsin inşallah...’ ❤


❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

SEVİYORUM ŞEHRİMİ 

❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤












2 Mayıs 2020 Cumartesi

İYİ Kİ GİTMİŞİZ!


Karantinadan önce gittiğimiz Merzifon'daki tarihi Caminin tarihi şadırvanı.. Şadırvanın tavanında muhteşem renklerde çizilmiş resimler var. Laf aramızda oraya gidiş amacımız Belediye Tesisinin ün yapmış pidesinden yemekti :) Gerçekten çok güzelmiş. İyi ki o gün oraya gitmişiz. Şimdi karantinadan çıksak da yine gidip gezsek diye ümit ediyoruz..

19 Nisan 2020 Pazar

GÜZEL GÜNLERDE BULUŞACAĞIZ İNŞALLAH

Wuhan'dan geldi, hiç de hoş gelmedi dediğimiz şu Corona yüzünden evlere kapanıp hayırlı bir iş yapsam da ne yapsam diye düşüne düşüne hatırladığımız ve düşünmekle yetinmeyip yazıp çizdiğimiz anılar hürmetine.. Yeniden sonsuz Sevgimi sunarak başlıyorum paylaşımıma...
Merhaba güzel insan,
Nasılsın bugün? Neler yaptın evde? 
Ramazan'a 5 gün kalmışken yapılabilecek çok şey var aslında değil mi? 
Bu arada sen yaşanmış ve eskimiş dertlerini bir kenara bırakmayı bildin mi benden farklı olarak? 
Bana soracak olursan çok şükür sağlığım, sıhhatim yerinde. Rabbimin verdiği nimetlere şükretmek borcum: ELHAMDÜLİLLAH. Diğer taraftan kendi kendimle yaptığım istişarelerin sonucu olarak son zamanlarda hayat çizgisinin yanlış yerlere gitmesine engel olmak için bazı önlemler almak gerektiği düşüncesi hasıl oldu içimde.. 
İnsan maddi-manevi anlamda hem kendi içine hem de çevresindekilere dikkat etmeli. Yalnız da kalmamalı. Sevdiklerini çevresinde tutmaya gayret gösterirken yeni filizlenen dostlukları da önemsemeli 
Corona madden ayırsa da gerçekten seven kalplere bir şey yapamayacak... 
Sağlıkla nice güzel mekanlarda buluşmayı arzu ettiğim güzel dost,
Kendine iyi bak. Seni seviyorum.

BÎKES

Şehrin ışıklarını geçip
Ben yalnız ve yalnız 
Gökyüzüne eğilip
Gözlerindeki yaldız
Ve kalbine müptelayım 

Tek sermayem sabrımı bitirip
Kalsam da yapayalnız
Şiirlerimle tükenip
Tüketmeden, ve sensiz
İncitmeden haykıran sadâyım

Çok sözlerim var bilirsin
Deli gönlüm sen
Yazmaktan usanmayan
Ağlamaktan korkmayan
Bir ben var bilirsin.
Var git şimdi, 
Allah'a emanetsin.

**Kalb-i Hamuş**

6 Nisan 2020 Pazartesi

BEN GELDİM

Ben geldim eski ben ve eski dost...

Yeniden bu blog ile konuşmaya başlıyorum. Coronavirüs ile evlere döndüğümüz şu günlerde en mutlu olduğum günlerin hatıralarını okuyup yazma imkanı bulmak ne büyük bahtiyarlık benim için. ..Şimdi farklı bir şehirdeyim. Çok şeyler değişti.  Tek değişmeyen şey blogumun başlığında yazan "Yalnız" ve içindeki heyecanı zerre kaybetmemiş olan "Kalbim" ve içinde barındırdığı "Hasret" .....
Yazacak çoook şey var .... 


            AĞACIM.. BENİM YENİ YOLDAŞIM.. :*
x


5 Nisan 2020 Pazar

BULMAK


Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadarcak sesin ne kadar yakın

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

Ağla gönlüm

 Sen ağlamaktan vaz geçtin diye oluyor hep bunlar..  Ağla gönlüm.. Ağla ki açsın bahar dalları..  Sen anlatmayınca içindekini; nerden bilece...