Müzik

9 Ocak 2008 Çarşamba

BİR YILBAŞI DAHA GELDİ: "1 MUHARREM 1429"

Yılbaşında ne yapmalı?*

Bağdat halkı ona "Ebu Bekr-i Şibli" yerine "İmam" unvanı vermiş, "İmam-ı Şibli" demişti.

Zira, İmam-ı Malik'in hadis kitabı Muvatta'yı baştan sona ezberlemiş olan Cüneyd-i Bağdadi'nin bu değerli talebesi Şibli Hazretleri, sadece lafla ikaz eden bir hatip değil, aynı zamanda fiilen yaşayarak örneklik eden bir imamdı. Hicri 334'te Bağdat'ta vefat etmiş olan İmam, konuşmalarına hep aynı cümle ile başlardı:

- Müslümanlar! Hesaba çekilmeden önce dünyada kendinizi hesaba çekin!

Her vaazına bu cümleyle başlayan İmam'a bir gün bir hürmetkârı sordu:

- Her konuşmanızın başında "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin!" buyuruyorsunuz. Biz burada kendimizi hesaba çekersek, sanki ahirette bir daha hesaba çekilmeyecek miyiz?

İmam'ın cevabı ümit kırıcı değil ümit vericiydi:

- Evet, burada kendini hesaba çekerek yaşayan, orada hesaba çekilmeyebilir, dedi ve ekledi:

- Efendimiz, "Hasibu kable en tühasebu!" buyurmuştur. Yani, "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin!.."

Şibli Hazretleri'nin verdiği bu cevaba iyice bağlanan hürmetkârı, başlar kendini hesaba çekerek yaşamaya. İbadetlerini daha bir dikkatle yerine getirme gayretine girer. Günahlardan daha çok kaçınma titizliği gösterir. Her fırsatta kendini hesaba çekerek daha temiz bir dinî hayat yaşamaya başlar. Yani, ahirette hesabını veremeyeceği işleri dünyada yapmamaya daha çok ehemmiyet verir... İşte böylesine bir titizlik içinde iken bir gece rüyasında gönül verdiği hocasını görür. Bakar ki, Şibli Hazretleri bindiği beyaz bir atla göklere uçup gidiyor. Peşine düşerek bağırır:

- Dur! Ne olur birazcık dur da ben de geleyim seninle! İmam'ın cevabı manidar:

- Ben bu hapishaneden kurtuldum, bir daha bekler miyim burada?

Bu rüyanın manasını öğrenmek için sabah ilk olarak üstadını ziyarete giden talebesi, hocasının kapısında cenaze hazırlığını görünce, onun dünya hapishanesinden kurtulup ahiret saraylarına doğru uçtuğunu anlamakta gecikmez. Ama çok üzülür bu ani gidişine, o günün akşamında Rabb'ine niyaz ve tazarruda bulunur. Üstadını mutlaka rüyada görmeyi gönülden diler. Dua ve niyazla yatağına uzanır ve daldığı rüyada, hocasını karşısında bulur. İlk suali, vaazlarında tekrar ettiği konu olur:

- Dünyada kendini hesaba çekerek yaşardın, orada hesaptan kurtuldun mu? İmam cevap verir:

- Melekler beni hesaba çekmek üzere karşıma geçtiler. Bu sırada Rabb'imden hitap geldi:

- O kuluma hesap sormayınız. Çünkü o hesabını hayatta iken kendisi yaptı. Buraya tertemiz bir amel defteriyle geldi!

Bu hitaptan sonra sorgu melekleri kayboldular...

Şibli Hazretleri talebesine,

- Siz de, burada hesaba çekilmek istemiyorsanız, kendinizi orada hesaba çekmeyi ihmal etmeyin. Hesabını veremeyeceğiniz işlerle gelmeyin buraya. Size de, "O kulum hesabını yaparak yaşamıştır. Yeniden hesaba çekilmeye gerek yoktur, amel defteri temizdir." denebilir. Yeter ki, bunu dedirtecek bir hesapla gelin buraya!

Ne dersiniz? Biz de harcadığımız sene sonunda ve harcayacağımız senenin başında kendimizi bir hesaba çeksek mi? En azından hesabını veremeyeceğimiz yanlışlarımız olduysa, onları terk etme kararı alsak mı? Yapamadığımız hizmetlerimiz kaldıysa onları da yapma niyetine girsek mi? Hiç olmazsa bir yılbaşında bari kontrol etsek mi kendimizi? Yoksa boş mu ver? Ömrümüzden bir sene daha gittiği halde, sanki bir sene daha kazanmış gibi vur patlasın çal oynasın düşüncesizliğine düşenlere biz de mi katılsak? Gafilane ve cahilane bir yılbaşı çılgınlığına biz de mi katkıda bulunsak? Böylece çocuklarımıza ve bu nesle kendi kültürünü yaşayarak örnek olan kimse hiç kalmasa mı bu toplumda? Araf Suresi'ndeki ayetin ikazı geliyor aklıma:

- İçimizdeki sefihlerin işledikleri yüzünden bizi felakete atma ya Rabb'i?

29 Aralık 2004, Çarşamba
AHMED ŞAHİN
a.sahin@zaman.com.tr



_____________________________
* Yılbaşında aranızda bulunamamıştım. Ama 1429 hicri yılbaşında buradayım sevgili dostlar.. Bu ikinci fırsatı değerlendirmek istedim. Yıllarımızı ve günlerimizi bereketlendirelim inşallah.. MUTLU SENELER...

Hiç yorum yok:

Ağla gönlüm

 Sen ağlamaktan vaz geçtin diye oluyor hep bunlar..  Ağla gönlüm.. Ağla ki açsın bahar dalları..  Sen anlatmayınca içindekini; nerden bilece...