29 Haziran 2020 Pazartesi

MULETA



Geçtikti bir gün hani

Ormandan ve aydınlıkların fısıltısından

Kenti görmeye gittikti yağmurda

Yürüdüktü dar sokaklarda saatlerce

Girdikte sonunda yanık yağ kokulu

Çinko tezgahlı bir meyhaneye

Göz göze geldikti sevimsiz bir papağanla

Demiştin o gün bana, anımsıyorum

Ah, acısız boğulabilir insan.


Eylüldü, mavi donemiydi sanki Picasso'nun

-Denize inen atlılar-

Sonra Guernica ve

'Chat et oiseau'

Yıl bin dokuz yüz otuz dokuz

Yas içinde bütün dünya

Şehirler yanmış yıkılmış

Gördüktü ne kadar yorgun

Ne kadar çaresizdi İsa

Ve demiştin bir gün, anımsıyorum

Mutsuzluk da boğabilirmiş insanı

Bir gün, akşama doğru, alacakaranlıkta.

Başını menekşeye koydu, uyudu

Bir güvercin çalılığın orada

Hani

Görmeye gittikti güneşli günde


Parkı ve ördekleri

Yıllarca sonra. Savaştan

Ekmek kırıntıları attıktı havuza

Bir elim omzunda seyrettikti uzun uzun

Dünyayı ve çiçekleri

Nedense durgunlaşıverdindi bir ara

Çok değil, en fazla bir kaç dakika

Ve dedindi, mutluyken de boğulabilir insan.

İlk yazları sevmiyoruz artık, yaşlandık da 
ondan mı

Aşkımızı seyrediyoruz sanki uzaktan

Oysa yok biten bir şey aramızda, yok da

Hep aynı kalmıyor ki yakın duygular

Demiştin bunları bir bir, anımsıyorum

Mutlu da olsa insan mutsuz da

Her an yeniden yaratabilirmiş kendini

Demiştin, bir sabah, bir başka aşkla.


Sen ölüm !

Seni hiç düşünmeden yaşadık

Seni hiç düşünmeden yaşayacağız bundan sonra.


Edip Cansever


Hiç yorum yok:

Neydi telaşım?

 Şehrim karanlığa büründü Gelmedin de ondan..  Gözüm uzağa daldı Gülmedin de ondan..  Şurada ve burada anılar Bekliyorlar beni pusuda Neşen ...